Huzuru kaçmış günler mevsimin en güzeliyken...
Aşka düşmüş gibi geldi yaz.
Ne bir soran ne de üşüyen yalnızlığa ses veren vardı.
Yorgundu ilk defa ruhu...
İlk defa keyif vermiyordu dost kahkahaları.
Anlayamıyor, anlamlandıramıyordu yüreğinin atışını.
Henüz bilemeyecek kadar küçüktü yaşı, taşıyamayacak kadar körpeydi yüreği.
Bilemedi...
Çocukluk işte!
Tüm saflığıyla ilk görüşte seviverdi.
Yürek istercesine yalansız, riyasızdı bu aşk.
Dedim ya çocukluk işte!
Çocuk deyip geçenlere inat, dürüsttü.
İlk aşktı ya!
Kirlenmemiş kalbinin taze lekesiydi.
Gece mavisine bürünen gökyüzü onu selamlıyorken,
yastığına sarılıp ağlayarak tadacaktı ilk kıskançlığı.
Öyle bir ah çekecekti ki...
Bedeni darmadağın olmuş efkar bile savrulup gidecekti.
Şimdilerin ince gülümsemelerini, tatlı utanmalarını hediye etmiş ilk aşk, acıtacak, kandıracak, sahte dillere kurban olacaktı...
Ve kirlenirken yüreği ağır ağır, gerçeği unutacak, kendinden vazgeçecek, öğretilen sahte benliğiyle, yalancı ‘’seni seviyorumlar’’ ekleyecekti diline.
Kim bilir, belki bir daha hiç sevmeyecekti...
ÇİFT DİKİŞ
ÇİFT DİKİŞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder